DOLAR 34,4835 0.06%
EURO 36,4154 0.16%
ALTIN 2.955,630,71
BITCOIN 33568583.92748%
Şanlıurfa
16°

HAFİF YAĞMUR

  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
Zer Hukuk
Zer Hukuk
mehmet yagıbasan

mehmet yagıbasan

16 Nisan 2024 Salı

KEBYE…..5 ……KARIN AĞRISI İÇ KONUŞMALAR…..

KEBYE…..5 ……KARIN AĞRISI İÇ KONUŞMALAR…..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gün iyice yükselmiş, öğlene doğru İbram yattığı minderinde sağa sola dönerek, minderden kalkmak için idman yapıyordu. Burnuna gelen közlenmiş balcan ve biber kokusu hızlandırdı ve bir çırpıda kalkıp üstünü giydi. Yüzünü yıkarken bir taraftan da, Xaco’ya da “sofra hazırmı” diye soracaktı ki, gözleri sofraya ve doldurulan ayran tasına ilişti. Gece geldiğinde çayın yanında birşey yiyememiş iyice acıkmıştı. Bir güzel karnını doyururken, maşaraların bozulan tüm lerini inceledi gözleriyle. Xaco’nun söylediği kadar kötü durumda değillerdi, tek başına kürekle düzeltebilirdi ama akşam serinliğini beklemek lazımdı.
.Çok zor bir çocukluk geçirmişti İbram, yokluk, yoksulluk alışılmış sıradan şeylerdi ama düşmanlık, çekememezlik dayanılır gibi değildi, çiğritiyordu insanı yaşamaktan. Sevinmek, mutlu olmak, mutlu olabilmek unutulmuştu yaşanamamışlığından.
.İki tane sosyal aktivite süslüyordu tüm yaşamları: biri; taziyeler. Ama herkes kendine ağlardı; yaşayamadıkları, bilmedikleri, tatmadıkları, “güzelliklere”!!!.
.Düğünler ise; eğlenmek ve ağlamak arasıydı zaten, iki tarafın da mutluluğuna ve memnuniyetine daha hiç rastlanmamıştı! Sinema ise daha çok yeniydi.
.Çocukluğu ebeveynlerinin telkinleriyle doluydu, doğru ve yanlış birbirine karışmış, doğru diye bildiği yanlış, yanlış diye bildiği ise; doğru olabiliyordu. Yanlış ve doğru arasındaki çizgi bıçak sırtıydı. Çelişkiler ile dolmuştu yaşamı, çocukluğunda aldığı telkinler sonucunda, muhakeme gücü zayıf, sorgulama yeteneği de kazanamamış ve hep ikilem içinde bir yaşam sürmüştü.
.Diğerleri farklımıydı? Görebilecek, kıyaslayabilecek durumda değildi başkalarını, ancak kendini görebiliyordu.
.Babası bir gün İbram’a; “bak oğlum hakkını kimseye yedirme, bostanına girip bozmalarına izin verme” diye tembihte bulunur. O günden sonra İbram, çevresinde ki herkese potansiyel bir hak‐hukuk yiyen, “bostan tacizkarı” gözüyle bakmaya başlamış ve hep tetikte kalmıştır. Bu telkine, nasihate göre; herkesten, her an, her türlü kötülük gelebilirdi!!! Öyle bir ruh hali ile büyümüş ve ilişkilerine bu ruh hali yön veriyordu. Oysa herkes evlatlarına, “kimsenin bostanını bozmayın, kimse sizden zarar görmesin, hakkınıza razı gelin” dese daha sağlıklı düşünen ve davranan kişiler olabilme sanşımız daha yüksek olacaktı. İşte bu “ince çizgi” yakalanamıyor ve yaşamı zorlaştırıyorduk. Başkaları da İbram’dan farklı bir eğitim almamıştı, farklı ruh karakteri gösteren kişilerde çok mutlu değillerdi, anlaşılamadıkları için.
.Bu düşüncelerden, karnının çok yemekten ağrıması sayesinde kurtulmuş ve ayran içmek iyi gelebilir deyip, tastaki ayranı bir dikişte bitirmişti. Xaco’dan çay ister ve akşam serinliğinde tümleri düzelteceğini söyler.
*****
.Küreği alıp tümleri düzeltmeye başlayan İbram’ın çalıştığını gören Hüsen’de küreğini alıp yardıma gelmiştir. Davetsiz misafirin geri çevrilmesi görülmüş duyulmuş şey değildi, davetsiz yardım da geri çevrilemezdi. Sessiz sedasız çalışırlarken, Hüsen:
.”İbram, bahçede yanımda küçük bir yer var, biraz birikmiş paran varsa sana alalım orayı” der.
İbram belini doğrultarak cevap verir: “bakarız”. Cevabı kısa ve soğuktur.
‘Bu Hüsen’in aklından geçen neydi acaba? Niye kendine almayı düşünmezdi? Kendisini sevmediğimi bilmiyor muydu?’ İçinden kendine sorduğu sorulara yine kendi cevap verdi. ‘Bilse sevmediğimi, ne yardıma gelir, ne de yer alma teklifinde bulunurdu. Yoksa paramın olup olmadığını mı yokluyordu, ne de olsa bul yıl çok kaçağa gittim, para biriktirdiğimi biliyor olması lazım.’
Durup dururken böyle iyiliksever olmasının başka bir nedeni vardır, küçücük bir yer burası, kokusu yakında çıkar, uzun süre saklanamaz, açığa verir. Yoksa herkes bu iyiliksever davranışlara, kendince anlamlar yükler ve konu çok alakasız yerlere kadar gider. Hergün geçtiğin sokağın köşesini biraz geniş alıp dönsen veya dar dönsen bunu farkedenler bile akla hayale gelmeyecek manalar çıkarır! Bir kere konuya farklı anlamlar yüklendimiydi, kimse kimseye doğruyu anlatamaz, herkes kendi doğrusuna inanır. Küçük yerler böyledir işte. Al sana nur topu gibi yeni bir ayrışma, parçalanma, hatta düşmanlık nedeni! Ama tarla alma fikri fena değildi ve sesli cevap verdi:
. “‐Hüsen Ben de bir tarla bakacağım, kısmet olursa kebiye inişi bir tarlam olur.”
.Hüsen, İbram’ın mesafeli ve soğuk davanışını farketmişti. Eğer böyle soğuk davranmaya devam ederse, gençlerin birbirlerini isteme olayını açamayacak ve çözüm bulamayacaktı. Hatırlı birilerini devreye koysa, emrivaki diye algılarsa daha da içinden çıkılmaz bir hal alabilirdi. Bu düşüncesine temkinli davranarak, zamana bırakmalıydı. Ya gençler de bu işin ailelerin rızası olmadığını anlar kendilerince çözüm yoluna giderlerse; bunu seçenek olarak düşünmek en kötüsü olurdu. Çünkü böyle bir seçenek; sadece iki aileyle sınırlı kalmaz, akrabaları da içine alacak kadar büyürdü. Hiç yoktan düşman sahibi olunacak, belki birbirlerinin şerrinden korunmak için göç etmek zorunda da kalacaklar, bunları düşünürken ürperdi! İbram’a bunu anlatabilmenin bir yolunu mutlaka bulmalıydı.
.Her ikisi de bunları düşünürlerken tümleri düzeltmiş, işleri bitmişti. Hüsen’in duyguları da olumsuza evrilmiş bir durumda çardağına yönelmiş, İbram’dan bir teşekkür bile alamamıştı. Gözlerinin önüne Bekir ve İso’nun bostanda birbirlerine bakışı gelmiş, içini korkuyla karışık bir hoş luk kaplamıştı. Beklemekten başka bir yol yoktu, “gün ola harman ola” misali..
*******
…….DEVAM EDECEK……

KEBYE…..5 ……KARIN AĞRISI İÇ KONUŞMALAR…..

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.