16 Nisan 2024 Salı
Bu Gidişat Nereye ?
İl Müftü Yardımcısı Dr. Abdülhamit Turgut, '' Her yaş grubuna hitap edecek yayınlarımız var''
KEBYE 26 KEKLİK
GÜN AYDIN GURBET KUŞLARI
Muhasebe Mesleğinde Kullanılan E Uygulamaların Muhasebe Mesleğine Etkileri
.Hüsen’in kendirlerini yükleyen işçiler, Xaco’ya seslenir;
“‐bu yükümüzü boşaltıp, sizin kendirleri de almah için geri dönecah. Necat Efendi dedi ki; ‘İbram’ın kendirlerini de alıp gelin.’ Keben* burda kalsın, göz kulak olun. Çocuklar oynayıp, haraba etmesinler.”
Xaco;
“‐tamam marak etmeyin. Elinizi tez tutun, karanlığa kalmıyah.”
Bu arada Bekir, balıkları pişirmek için yeri, mangal vazifesi görsün diye kazmış, ateşi yakmış ve anasına seslenir;
“‐Aney, ataş hazır, balıkları getir, bişirecem. Balıklar bişene kedek, sende musafırları çığır, hem sene de yardım ederler, sufra için.”
.Uzaktan, bahçe tarafından bir atarabasının geldiğini gören Xaco içinden;
“‐bu gelen bizim Fatma’nın herifi Sabrı’dır herhal. Bizi almah için geliydır. Adle gilde bögün gidecahlar, yanlız kalacahtıh. İyiki geldi, yoksa çocuklar, korkardı gece.”
İso’ya seslenen Xaco;
“‐kızım, Adle dezan sufra kuriy. Sen ona yardım et, ben de, Sabrı gelip atını bağlasın, barabar gelirik. O’da iki lokma yisin.”…..
“‐Sabrı, hoşgeldin. Kaynanan senı seviymiş, hem de ne sevme, bah sufra hazır, Bekir balıh bişiriy.”
Sabri;
“‐seven de, sizler de, balıh bişiren de sağolsun. Eyi madam, yimegimizi yiyek, sonra da arabayı yükleyah.”
Bir güzel karınlarını doyururlar, önce Hüsen’in, sonra da Xaco’nun eşyaları arabalara yüklenir ve köyün yolunu tutarlar. Köye vardıklarında hava kararmıştır artık. Eşyalarını, avluda bırakırlar. Uzun süredir kapalı olan odanın kapısını açar. Odanın İçinden, sıcak ve kapalı olmasından dolayı çok alışık olmadıkları, nem ve küf karışık bir koku yüzlerine çarpar.
Xaco;
“‐yorulduh, biz dinlenene kedek, içeriside havalansın. Eee..Sabrı, sen napiysın, işlerin nasıl, aşlıh* bu sene para etti mi?”
Sabri;
“‐bereket versin bu sene eyi,…. cebimiz para gördü. İki tene daha alacalı inek alacam. Malum önümüz kış, ineklerin sütünden herçligimiz çıhar, danaları da kârımız olur. Sizin için 3 dönüm bir yere bahtıh, İbram’da beğendi. İki odalı bir damı var, içinde oturulacah gibi değil. Bu kış köyde oturun, sebze ekim zamanına kadar damı adam ederik.” Bu habere sevinen Xaco;
“‐çoh iyi ya, bahçaya daşınırıh bizde o vahıt. Bende dikiş tikmeyi nasıl ögrenecem diye kara kara düşüniydım. Fatma Ablam bana örgetir, İso’yu da; Sultan Gelin’e gönderirim. O daha iyi biliymiş.”
Sabri;
“‐ne deysin sen, erkeklere gömlek ve şalvar bile tikiy, hem de ölçü bile almay, göz kararı. Vallahi çarşıdaki terzilerden çoh daha eyi, bir de merhemetli ki sorma getsin. Parası olmayana beleş tikiy. Hade eşyaları içerı daşıyın, ben de gideyim. Vahıt çok geç oldu.”
.Xaco fanusu yakar, eşyalar içeri taşınır ve yerleşirler evlerine. Bahçeye taşınacaklarına en çok sevinen İso olmuştur. Nede olsa, Fatma teyzesine yakın olacak ve terziliği de öğrenecektir. Bahçe de, Bekir’le gizlice buluşabilmesi ise; daha kolaydır köye göre!!
İso, Sabri’ye dönerek;
“‐dayı, yılbaşında bizi bahçaya çığır. Gelip yılbaşını sizde kutlayah. Evvelki sene gelmıştıh, çoh eğlendıh. Hele çocukların, yılbaşından 10 gün sonra, kutlamaya başladıkları; ‘SERE SALE’* bayramı daha hoş oluy.” Sere sale kutlamasını duyan Sabri;
“‐bu kutlamayı bizler bile unuttuk. Senin unutmamana sevindim valla.” Der ve bahçenin yolunu tutar.
.İso, köyün çocuklarıyla beraber, Sere Sale kutlamalarını gözünün önüne getirir!! İki yıl önceki sere sale kutlamasında ne de çok eğlenmişlerdi: O gece İso; yaşlı dede kılığına girmiş, Bekir’de; yaşlı nene kılığında, diğer çocuklarda arkalarında, köyün evlerini tek tek dolaşmışlar. Yanlarında götürdükleri torbalara, evlerden verilen yiyecekleri; kuru üzüm, bastık, dilme, fıstık, kuru incir ve bademleri doldurmuşlardı. Para verenlerde vardı. Toplanan yiyecekleri çocuklar hep birlikte tüketir, fazlasını da, köydeki ihtiyaç sahiplerine, toplanan paralarla birlikte verirlerdi. Böyle yapmakla, köydeki fakirlerin, hem ihtiyaçları giderilir, hem de bu kişi veya kişilerin, kendilerini kimseye borçlu hissetmemeleri sağlanmış olurdu!!
Şimdiki sene başı kutlamaları sanki sadece büyükler içindi! İlk akşamdan bir evde toplanılır, yemekler yenir ve “gustirk” te denilen, yüzük oyunu, tombala ve iskambil oynarlardı. Biz çocuklar da habire meyve soyar, hizmet ederdik büyüklere. Ama Ser é Sale kutlaması tamamen çocukların insiyatifinde olan bir kutlamadır. Kutlama gereği; bir kız çocuğu, kazan altından sıyrılan is ile bıyık, pamukla da sakal yapar ve dede kılığına girmiş olurdu, erkek te, kız elbisesi giyerek yaşlı nene olur ve köyün evlerini dolaşırlardı. Her gittikleri ev ahalisinin, neye ihtiyacı varsa, verdikleri karşılığında dileklerinin kabul edilmesi temennisinde bulunurlardı.
* * *
Sözleri aşağıda ki gibidir:
Kürtçe;
Sere sale, bıne sale
Xode bihele hur û girê malê
Tışdıke baveja turike qalê.
* * *
Türkçe;
Senenin başı, senenin sonu
Allah evinizin büyüğünü, küçüğünü bağışlasın
Bir şeyler atın şu ihtiyarın torbasına…
* * *
.Şeklinde ki bir nakarat, her kapıda tekrarlanır veya özel istemleri olan aileler için o isteme uygun sözler söylenirdi! Mesela;
“inşallah erkek çocuğunuz olur,
İnşallah kız çocuğunuz olur,
oğlunuz askerden kazasız, belasız gelir.
Hastanız şifa bulsun,
Güzel bir eviniz olur.. ” gibi.
.İso’yu, anasının sesi kendine getirir;
“‐kızım, eşyaları yerleştirmeme yardım et. Çoh yorulduh bogün, işimizi bitirek te, yatah. Yarın belki baban da gelir. Baban gelirse, seni dezanın yanına gönderecem. Seni, Sultan Gelin’e götürsün, dikiş örgen. Hem bize de; bahçada ekecegimiz aşlık için, tohum ayarlasın komşularından.”
İso en çok sevineceği sözü anasından duyunca;
“‐aney tamam, kalanları ben yerleştırırım. Sen şu tarafa yatahları yap, uşağlar yatsın.”
Yatakları seren Xaco, oğlanı da emzirmiş ve uyumak için, herkes yatağına uzanmıştır.
*****
Not:
*keben;
Kantar, o yıllarda genellikle “omuz kantarı” denilen çeşidi kullanılırdı.
*aşlıh;
aşlık ta denir. Bahçede ekilen sebzelerin, (balcan, biber, domates, kabak, lavlaz, hıta, bamya, acur, su kabağı. vs.) genel adıdır.
*sere sale;
çok eski bir yılbaşı kutlaması olup, kökü; Sümerler’e ve Babil’lere kadar uzanır. Bütün ortadoğu ve kafkas halkları tarafından bilinir. Karadeniz bölgesinde, bu kutlamaya; “galandar veya kalandar” da denir. Kutlama için Julien takvimi esas alınır. Julien takvimine göre; yeni yılın ilk günü, miladi takvimin 13. günüdür.
Julien takvimi; halk takvimi olarak ta bilinir.
Kızın yaşlı erkek, erkeğinde yaşlı kadın kılığına girmesi kanımca;
yaşlılık bilgeliği,
Kıyafet değişikliği ise; kadın‐erkek eşitliğini çağrıştıran bir empati ritüelidir!!
Şimdiler de, unutulmaya yüz tutmuş bu kutlama; Trabzon, Maçka, Diyarbakır, Bitlis, Ağrı ve Dersim’de, bazı STK larca mizansen olarak kutlanmaktadır.
…..İYİ SENELER…..
******
……DEVAM EDECEK……
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.