Enfeksiyonların deprem sonrası uygunsuz yaşam koşulları nedeniyle geçici bir süre artabileceğine dikkat çeken Karakoç, “İmmün yetmezlikli hastalar diğer bireylere göre enfeksiyonlara çok daha yatkın olduğundan sanitasyon ve hijyen önerilerine mümkün olan en üst seviyede dikkat edilmesi gerekiyor. Enfeksiyon riskini azaltmaya yönelik temiz içme suyuna erişim, uygun barınma, atık yönetimi, izolasyon için ek önlemler alınması da hayati bir önem taşıyor. Bunlara ek olarak maske kullanımına ve el temizliğine de her ortamda dikkat etmek, hastalıklara yakalanmama konusunda önleyici bir rol üstleniyor” diye konuştu.
“Hekim ve hastalar ilaca erişim için sürekli iletişim halinde olmalı”
“Hastalarımızın tedavi ve takiplerine deprem sonrası ilk günlerde aksama olması doğaldır ancak en kısa sürede ilaçlarına ve hekim kontrollerine devam etmeleri hayati öneme sahiptir” diye devam eden Karakoç şunları söyledi, “Bulundukları yerdeki varsa sağlık kuruluşları veya sahra hastanesine bu mümkün değilse gezici sağlık ekiplerine bildirimde bulunmaları ve kullanmakta oldukları ilaçlar için talep yapmaları önerilir. Primer immün yetmezliği olan pek çok hastanın kullandığı ve enfeksiyonlardan korunmada çok önemli olan immünglobulin preparatlarına erişim elzemdir. Bu ürünler özel reçete, saklama ve uygulama koşullarına sahip olduğundan eğer bunlar sağlanamıyorsa tedavinin aksamaması ve devamlılığı açısından uygun merkezlere hastalar sevk edilmelidir. Mevcut durumda rapor süreleri uzatılmış olup reçete zorunluluğu yoktur.”
“Uygun bir merkeze sevk edilmeliler”
Enfeksiyon geçirdiğine dair bir şikâyet ya da belirti olması halinde immün yetmezlikli hastanın en yakın sağlık ekibine ulaşarak uygun merkeze sevkini talep etmesi gerektiğini ifade eden Karakoç, “Bu süreçte tıbbi ve sosyal destek için hastalar takipli oldukları merkezlerdeki hekimler ve hasta platformları ile iletişim halinde olabilirler. Depremzede hastalarımız sevk edildikleri şehir ve/veya hastanede ihtiyaçları doğrultusunda tüm aile bireyleri de dahil olmak üzere destek almak için il/ilçe/hastane sosyal hizmetler birimine şahsen ya da hekimleri aracılığı ile başvurmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Hakkında:
Ülkemizde alerji ve immünoloji alanında kurulan ilk dernek olan Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD), erişkin- çocuk alerji ve klinik immünoloji uzmanlarını bir çatı altında toplamaktadır. Alerji ve Klinik İmmünoloji biliminin ve hizmetinin ülkemizde gelişimine katkı sağlamayı ve alerjik – immünolojik hastalıklar konusunda toplumda farkındalık oluşturulmasını hedefleyen AİD, uluslararası katılımlı kongre ve bilimsel toplantılar gerçekleştirerek branş hekimlerinin ve ilişkili sağlık personelinin en yeni bilgiler ile güncellenmesi sağlanmaktadır. Uluslararası bilimsel kurumlarla (AAAAI, EAACI, SIAF, WAO) iş birliği yapan dernek bu iş birliklerinin ışığında uluslararası kurumların düzenlediği kongre ve kursları ülkemizde başarıyla gerçekleştirmiş, ülkemizi başarıyla temsil ederek biliminin ilerlemesine önemli bir katkı sunmuştur. Yine farkındalık yaratma misyonuyla öne çıkan dernek, üyeleri için bilimsel toplantılara katılımı için maddi destek sağlamakta dernek üyeleri dışında da bedelsiz bir şekilde kurs ve okul şeklinde çeşitli eğitim toplantıları düzenlenmektedir.