DOLAR 34,4974 0.09%
EURO 36,2277 -0.35%
ALTIN 2.961,740,92
BITCOIN 34046605.43106%
Şanlıurfa
14°

PARÇALI BULUTLU

  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
  • Halkın Sesi
Zer Hukuk
Zer Hukuk
KEBYE 8 ISLIK

KEBYE 8 ISLIK

ABONE OL
5 Aralık 2023 10:07
KEBYE 8 ISLIK
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sultan Gelin evine yerleştikten sonra, davetliler yemeğe çağrılır, yemek bitince de uzaktan gelenleri teşekkür eşliğinde, yolcu etme telaşı adeta bir uğultuya dönüşür, herkes mutlu ve memnudur. Fatma, hazırladığı sebze ve meyveleri Xaco’nun çardağa götürmesi için bir tarafa indirmiş, çocukları toparlamaya uğraşıyorlardı. Komşuları Hüsen de, atı arabaya koşmuş, Adle’yi almaya gelmişti. Dönerken Xaco’ya da arabaya binmelerini teklif eder. Xaco teklifi severek kabul eder. Üç günün yorgunluğu üzerine, bir de o kadar yolu sebze, meyve torbaları ve çocuklarla yürümek çok zor olacaktır.
.Arabayla çardaklarına giderlerken, Adle usulca konuyu açar ve Xaco ya;
‐”gözünü seveyim kız, şu İbram’ı razı et, bu çocukların hâlı hâl değil. Bekir divane gibi hep İso’yu sayıklay. İso da, sene belli etmey ama bak, O’da erimiş, yüzüne kül elenmiş gibi. İki ayda eridi gözümüzün önünde”.
Xaco;
“‐bu işi çözecem merak etme, neye mal olursa olsun.”
Cevabı kısa ve netti.
.Su değirmeninin yanından geçerlerken, Xaco biri uzun, biri kısa şase iki cip* ve yanlarında 8, 10 kişilik bir kalabalığın beklediğini gördü. Gözleri İbram’ı aradı, seçemedi aralarında. Bunlar, sırta gidecek kişileri götürecek olan ciplerdir diye düşündü. “Büyük iş” demişlerdi oysa, bu cipler en fazla 25 kişi götürebilirdi. Her kafile 40, 45 kişiye kadar olurdu. Kafilenin geri kalanı ya sınır köyündendi, ya da dün gidenlerden seçilmişlerdi. İş büyük olunca sırtçılar; yükleri yük sahibine teslim eder, öncünün belirlediği yerlerde (genellikle metruk, terkedilmiş bağ evi olurdu buralar) kalır ve akşamı, bir sonraki iş saatini beklerlerdi. Sırtçılar genç, güçlü, kuvvetli ve sağlam kişilerden seçilir, parçabaşı para alırlardı. Taşıdıkları yük 45 kg’ı geçmezdi. Mesafe ise; mayınlı arazi geçildikten sonra, en fazla 5 km. ye kadar olabilir ve uygun bir yerde, yük asıl sahibine veya kefiline teslim edilir ve işleri tamamlanmış olurdu. Yükü teslim alan sahip veya kefili, kiraladığı ciplerle yükü önceden belirlenen depolara taşır, ordan da yeni sahiplerine ulaştırırdı. Suriye’nin serbest bölge olması nedeni ile çok uygun fiyatlara temin edilen bu kaçak mallara rağbetin artması üzerine, daha çok mal getirebilmenin yolları araştırılırken eşekler imdada yetişmişti!! Suriye’den alınan eşeklere daha fazla yük yüklenir, işleri bitince de “saldım çayıra, mevlam kayıra” misali orada bırakılırlardı. O yıllarda Birecik ve çevresi binlerce sahipsiz eşeğin meskeni olmuş, hatta kaleye çıkanları bile olmuştu.
******
Xaco, at arabasının üzerinde çardağa giderken düşünüyordu:
. Bir keresinde İbram, Antep’li Memik Ağa ve ortağı Birecik’li Necat efendi’den bahsetmişti. Xaco, Necat’ın hanımını tanıyordu. Necat aynı zamanda kendirlerini alan tüccar ve kendine ait menğüh*leri de olan biriydi. Birgün hanımı yanındayken cipiyle çardaklarına, kendirlere bakmaya gelmişlerdi. Xaco çay içirmeden bırakmamış, hanımı da Xaco ya;
‐”şehre geldiğinde bizim eve mutlaka uğra. Evden gelmediğim için hazırlıksızım, sana ve çocuklara elbiselik kestirmiştim, onları alırsın”, demişti.
Xaco anlamıştı mahcubiyetten böyle konuştuğunu hanımın. Nerden bilsin ki buraya getirileceğini, yanında bohça taşıyamaz ya! Ama evlerine gitse, bu eksikliğini telafi edeceğini de bilirdi. İbram’a sırt işini de Necat efendi bulmuştu. En iyisi yarın bir kova yoğurt ve bir kaç kavunla hanımın evine gidip İso’nun durumunu hanıma anlatmak ve hanım vasıtasıyla Necat Efendinin İbram’ı ikna yolunu denemeliydi. İşe yaraması da kuvvetli bir ihtimaldı.
.Çardaklara vardıklarında arabadan inerler, eşyalarını yerleştirir, çocukların üstünü değiştirmeden önce yıkanmaları için torbadan bir kalıp sabun alır ve İso’nun yardımıyla çocukları yıkar. Yarın hanıma ve pazara götüreceği yoğurtları mayalar ve dinlenmeye bırakır, sütlerden aldığı kaymağı hanım için ayırır. Sabun da bitmiş, yarın sabun almayı unutmasın diye serçe parmağına bir ip bağlar. Eve alınacak siparişlerin unutulmaması için çokça başvurulan ve etkili bir yöntemdi. Parmaklara ne kadar ip bağlanmışsa o kadar ihtiyaç var demekti ve her ip ayrı renkte olmalıydı:
Siyah ip; çay,
Beyaz ip; şeker,
Sarı ip; makarna,
Kırmızı ip; gazyağı, ateş rengini çağrıştırıyordu.
Yeşil ip; sabun.
Yeşil ipe iki düğüm attı, ikinci düğüm göz yakmayan sabunu hatırlatacaktı. İbram’ın getirdiği sabun göz yakıyordu. Masmana*da sabun üretimi yapan Mıstık Mehemet’in sabunu göz yakmazdı, O’ndan almalıydı.
******
.İki güzel kavun, yoğurt ve kaymak sehenini de alarak hanımın evinin yolunu tuttu. Ağzından kaçırdığı; ‘sana ve çocuklara elbiselik kumaşlar kestirmiştim’, bunun için geldiğimi sanırsa ayıplar mıydı beni. Ama derdimi anlatırsam anlar beni. Ne de olsa efendi hanımı, gün görmüş, oturaklı birisidir diye düşündü.
*****
.Kapıyı çalar, erken olmasına rağmen içerden de sesler ve taze ekmek kokusu gelmektedir. Kapıyı açan hanımın kendisidir. Xaco’yu buyur ederek elindekileri alır, oturacağı yeri işaret eder. Hanım gözden kaybolmuş, genç bir kız elinde tepside kahve getirmiştir, kahve fincanı, İbram’ın kendisine kaçaktan getirdiğinin aynısıdır. Kahvesini yudumlarken hanımı elinde bir bohçayla görünür, gülümser ve bohçayı kapı ağzına bir yere bırakır. Karşısına oturur, tekrar hoş geldin eder.
Xaco;
” ‐Hanımım rahatsız ettiysem, kusura bakma.” Mahcup bir eda ile bohçayı işaret ederek; “zahmet etme, ben başka bir şey için rahatsız ettim”, der ve ekmek yapanlara gözü kayar. Hanımı, özel birşey konuşmak istediğini anlamıştı.
‐”kahvemizi içerde içelim” diyerek ayağa kalkar ve takip etmesini işaret eder başıyla. İçeri geçerler, Xaco bir güzel baştan sona İso ve Bekir’i anlatır. Hanımı anlamıştı işin detayını ve üzülmüştü.
Neden erkekler, kadınları üzmek için yarışırlar ki?
Köyde de aynı, şehirde de aynı.
Xaco’yu hemen rahatlacak bir çözüm aklına gelmemiş ama yardım edeceği konusunda söz vererek:
‐”sen tatlı canını üzme. Ben Necat beyle konuşur; İbram’ı uyarmasını, doğru düşünmesi ve gençlerin önünü açması yönünde nasihat etmesini, böyle işlerin, elalemin ağzından çıkacak sözlerin insafına bırakılamayacak kadar önemli olduğunu anlatmasını isterim. İbram’ın gittiği iş, en az 20 gün sürer. İş bitse bile, depoya bekçi olarak bırakmasını ve yağmurlar düşene, kebiye inişine kadar orda kalmasını sağlarım.”
.Hanımın kısa da olsa, rahatlatacak bir çözüm sunması, Xaco’nun gülümsemesine yetmiş, yardımcı olabildiğine memnun olmuştu. Xaco’yu kapıya kadar geçirir göz ucuyla mahcup vaziyette bakarak almaya çekindiği bohçayı da eline tutuşturur, diğer eliyle de, ‘yanındayım’ dercesine sırtını sıvazlar ve uğurlar, zabık*ı geçene kadar da arkasından bakar.
Çarşıya yönelen Xaco, ipliklerle belirlediği ihtiyaçlarını temin eder ve çardağın yolunu tutar. Keyiflidir, kebiye inişine kadar, İbram’ın asık suratını görmeyeceğini düşününce; bir türkü mırıldanmaya başlar, ıslıkla da tempo tutar, yaktığı türküye. Şaşırır ıslık çalabildiğine. Daha önce çok denemiş ama becerememişti. Yüzünü, gökyüzüne çevirerek:
‐Ey mutluluk;
nerdeydin şimdiye kadar……..
ISLIK ta çaldırdın ya bana!!
*****
Not:
Cip; jeep.
Menğüh; kendirlerin bağ haline getirilerek suya yatırılmasıdır. Bu işlem; liflerin odunsu kısmından ayırılması işini kolaylaştırır.
Zabık;sokak.
Masmana; sabun imalathanesi.
……..DEVAM EDECEK……

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP